NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
206 - (775) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث عن عقيل،
عن الزهري، عن
علي بن حسين؛
أن الحسين بن
علي حدثه عن
علي بن أبي
طالب؛ أن
النبي صلى
الله عليه وسلم
طرقه وفاطمة.
فقال:
"ألا
تصلون؟" فقلت:
يا رسول الله!
إنما أنفسنا بيد
الله. فإذا
شاء أن يبعثنا
بعثنا. فانصرف
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حين قلت
له ذلك. ثم سمعته
وهو مدبر.
يضرب فخذه
ويقول "وكان
الإنسان أكثر
شيء جدلا".
[ش
(طرقة وفاطمة)
أي أتاهما في
الليل. (ألا
تصلون) هكذا
هو في الأصول.
تصلون. وجمع
الاثنين صحيح.
(ثم سمعته وهو
مدبر الخ)
المختار في
معناه أنه
تعجب من سرعة
جوابه وعدم
موافقته لي
على الاعتذار
بهذا. ولهذا
ضرب فخذه.
وقيل: قاله
تسليما
لعذرهما،
وإنه لا عتب
عليهما].
{206}
Bize, Kuteybetü'bnü Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize, Leys,
Ukayl'den, o da Zührî'den, o da Alî b. Hüseyin'den, naklen rivayet etti. Ona da
Alîyu'bnu Ebî Tâlib'den naklen Hüseyin b. Alîy rivayet etmiş ki,
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sel!em) bir gece kızı Fâtıme ile Ali'yî ziyarete gelmiş ve :
«Siz namaz
kılmıyormusunuz? diye sormuş (Alî demiş ki): Ben :
— Yâ Resûlallah! Bizim
nefislerimiz ancak Allah'ın yed-i
kudretindedir. O, bizi uyandırmak isterse uyandırır, dedim. Ben, bunu
söyleyince Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çekildi gitti. Sonra dönüp
giderken onun uyluklarına vurarak:
«Zâten insan pek
münâkaşacı bir şeydir.» buyurduğunu işittim.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbu't-Teheccüd», «Kitabü'I-İ'tisâm», «Kitâbu't-Tevhîd» ve «Kitânu't-Tefsîr»
de; Nesâî dahî «Kitâbu's-Salât»da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
«Taraka» : Geceleyin
geldi, demekdir. Hadîsin Buhârî'deki rivayetinde tesniye sîgasi ile «Siz ikiniz
namaz kılmazmısınız?» denilmiş; buradaki rivayetinde ise cem' sîgası ile «Siz
namaz kılmazmısınız?» buyurulmuşdur. İki kişiye cem' edatı ile hitâb etmek
caizdir. Yalnız bu itlakın hakikat veya mecaz oluşu ihtilaflıdır. Ekseri
ulemâya göre itlak mecazîdir. Bâzıları hakikat olduğunu iddia etmişlerdir.
ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in namaza teşvikine mukabil Hz. Alî 'nin «Bizim nefislerimiz ancak
Allah'ın yed-i kudretindedir.»cevâbını vermesi
«Nefisler öldüğü vakit
onları Allah tufar [ Zumer 42 ] âyet-i kerimesinden iktibâsdır; diyenler
olmuşdur. Fakat bu iddia söz götürür. Çünkü iktibas âyeti Kelâmullah olduğunu
bildirmeden, kendi sözü İmiş gibi söylemekdir. Bunda kaide: alınan âyet veya
hadîsi yâ olduğu gibi yahut biraz tasarruf yaparak zikretmekdir. Hâlbuki Hz.
Alî'nin cevâbında âyet-i kerîmenin değiştirilmiş veya değiştirilmemiş şekli
yokdur. olsa olsa AIî (Radiyallahû anh) bu sözü ile mezkûr âyete işaret
etmişdir; denilebilir.
Uyluklarına vurmak
teessüf ve acı duyma alâmetidir. Burada Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) Hz. Alî'nin derhâl verdiği cevâba şaştığı için böyle yapmışdır.
Bâzıları ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in:
«Zâten insan pek
münâkaşacı bir şeydir.» sözünü Hz. Alî'nin özürünü kabul etmediğine hamletmiş
uyluklarına bunun için vurduğunu söylemişlerdir.
Bir takımları :
«bil'akis bu sözle Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları mâzûr
görmüşdür.» demişlerdir.